İçeriğe geç

Sferik göz ne demek ?

Sferik Göz Ne Demek? Görmenin Anatomisinden Güç İlişkilerine Siyaset Bilimsel Bir Bakış

Bir siyaset bilimci olarak sıkça düşünürüm: İnsanlar dünyayı nasıl görür? Yalnızca fiziksel olarak mı, yoksa ideolojik bir mercekten mi? Çünkü görmek, her zaman bir iktidar eylemidir. “Sferik göz” kavramı, tıpta gözün yapısına dair bir tanım olsa da, bana göre modern toplumun görme biçimlerinin ve hakikat algısının da bir metaforudur. Bu yazıda hem gözün bilimsel anlamdaki “sferik” yapısını açıklayacak hem de bu kavramı iktidar, vatandaşlık ve toplumsal cinsiyet bağlamında analiz edeceğim.

Sferik Göz: Bilimsel Tanımıyla Görmenin Mükemmel Dengesi

Tıpta sferik göz, göz küresinin ideal biçimini ifade eder. “Sferik” kelimesi Latince sphaera yani “küre” kökünden gelir. Normalde göz küresi hafif ovaldir; bu yapı bozulduğunda miyop (yakını net görme) veya hipermetrop (uzağı net görme) gibi kırma kusurları ortaya çıkar. Sferik bir göz ise, görüntünün retina üzerine tam olarak odaklandığı, yani görme kusurunun bulunmadığı göz tipidir. Bu, dengenin, simetrinin ve netliğin bir sembolüdür.

Ancak insanlık tarihi bize şunu gösterir: hiçbir toplum, hiçbir iktidar biçimi, hiçbir ideoloji tam anlamıyla “sferik” değildir. Her sistem, tıpkı kusurlu bir göz gibi, bazı gerçekleri bulanıklaştırır. Dolayısıyla “sferik göz” kavramı, siyasetin ve toplumsal düzenin nasıl “görmek istediği” üzerine düşünmek için güçlü bir metafordur.

İktidarın Gözleri: Görmek, Kontrol Etmek ve Denetlemek

Michel Foucault’nun Panoptikon kavramını hatırlayalım: Görmek, kontrol etmektir. Modern devlet, tıpkı bir sferik göz gibi, her şeyi merkezine alan ama kendi kör noktalarını görmezden gelen bir organizmadır. Gözün retina tabakası nasıl ışığı algılıyorsa, devletin bürokrasisi de toplumu “veriler” ve “kimlikler” üzerinden algılar. Ancak bu algı ideolojik bir seçiciliğe sahiptir. Tıpkı sferik olmayan bir gözün bazı alanları net görememesi gibi, devlet de bazı vatandaşlarını görünmez kılar.

Bu noktada şu soruyu sormak gerekir: “Kimin gözüyle görüyoruz?” Sferik göz ideal bir dengeyi temsil ederken, siyasal sistemler genellikle iktidar merkezli miyopluk yaşar. Güce yakın olanlar net görünür; kenarda kalanlar bulanıklaşır. Bu, yalnızca bir yönetim sorunu değil, aynı zamanda demokratik temsilin optiği ile ilgilidir.

Kadın ve Erkek Bakışı: İki Farklı Görme Biçimi

Siyaset teorisinde erkek bakışı genellikle stratejik, hiyerarşik ve güç merkezlidir. Makyavelci anlamda “görmek”, bir sonraki hamleyi planlamaktır. Kadın bakışı ise, tarih boyunca dışlanan, ama toplumun katılımcı duyusunu temsil eden bir perspektiftir. Bu anlamda kadınların bakışı daha çok sferiktir: yani çevresel, bütüncül ve ilişkisel. Onlar yalnızca merkezi değil, çevreyi de görürler. Erkek siyasetinin “doğrudan hedefe odaklanan” doğrusal görmesi, kadınların toplumsal etkileşim ve dayanışma eksenli görüşüyle birleştiğinde, siyasal görme daha dengeli hale gelir.

Bu durumda şu soruyu sormak gerekir: “Toplumsal gözümüz ne kadar sferik?” Kadınların deneyimleri siyasete dahil olduğunda, sistemin “görme açısı” genişler. Çünkü gerçek demokrasi, yalnızca oy vermek değil, farklı bakışların bir arada var olabilmesidir. Tıpkı gözün iki merceğinin birlikte çalışması gibi, toplumsal görüş de ancak çok seslilikle netleşir.

Vatandaşlık ve Görme Hakkı: Görülmek de Görmek de Siyasidir

Modern vatandaşlık, yalnızca devletin sizi görmesi değil, sizin de devleti görebilmenizdir. Bir sferik gözde görüş çift yönlüdür; ışık hem dışarıdan gelir hem de içeri yansır. Aynı şekilde demokratik sistemlerde de görülme hakkı ile görme hakkı dengede olmalıdır. Vatandaş, iktidarın karar süreçlerine şeffaf biçimde ulaşabilmeli; iktidar da yurttaşın sesiyle kendini yeniden odaklamalıdır.

Ancak günümüzde birçok siyasal düzen, bu dengeyi kaybetmiştir. Kimi zaman medya tekeli, kimi zaman propaganda mekanizmaları, gözün doğal sferikliğini bozar. Bilgi tek bir noktada toplanır, görüş açısı daralır. İşte bu, demokratik miyopluktur — halkın gözleri açık, ama manzara bulanıktır.

İdeolojinin Optiği: Görmeyi Kim Öğretiyor?

İdeolojiler, bireylerin nasıl görmesi gerektiğini öğreten toplumsal lenslerdir. Eğitim, medya, kültür politikaları — hepsi gözümüzün “mercek” kısmını şekillendirir. Eğer mercek belirli bir açıyla bükülürse, her şey eğrilir. Sferik göz, gerçeği olduğu gibi görebilen bir toplumu simgeler. Bu da ancak eleştirel vatandaşlık bilinciyle mümkündür. İnsanların sadece izleyen değil, sorgulayan gözler geliştirmesi gerekir.

Peki biz, ne kadarını gerçekten görüyoruz? Kimin gözünden, kimin çerçevesinden bakıyoruz? Göz kusurlarını tıpta tedavi etmek mümkün, ya siyasal körlükleri nasıl düzelteceğiz?

Sonuç: Sferik Bir Demokrasi Mümkün mü?

“Sferik göz ne demek?” sorusu, sadece biyolojik bir açıklama değil, politik bir metafordur. Gerçek bir demokrasi, ancak her bireyin hem görebildiği hem de görülebildiği bir düzende mümkündür. Bu, güç ilişkilerinin merkezden çevreye doğru yeniden dağıtılmasını, yani görme yetisinin eşitlenmesini gerektirir.

O halde kendimize şu soruyu sormalıyız: “Toplum olarak gözlerimiz ne kadar net, ne kadar adil?”

Çünkü sonunda anlıyoruz ki: Görmek, sadece bir biyolojik işlev değil; özgürlük, bilinç ve katılımın en derin siyasal biçimidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

beylikduzu escort beylikduzu escort avcılar escort taksim escort istanbul escort şişli escort esenyurt escort gunesli escort kapalı escort şişli escort
Sitemap
prop money